Author: admin

Kocasını yasak ilişki yaşadığı eniştesine öldürten kadına tahrik indirimi

Yargıtay, Diyarbakır’da eşini gönül ilişkisi yaşadığı eniştesine öldürten kadına yerel mahkemenin verdiği haksız tahrik indirimini onadı. Yargıtay, kadının eşini aldattığını, ancak öncesinde eşinden şiddet gördüğünü ve yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından ölen eşi hakkında açılmış iki ayrı dava dosyası bulunduğunu, bu nedenle kocası öldürmeye azmettirmesinde tahrik oluştuğuna vurgu yaptı. Sur ilçesinin Çarıklı köyünde 19 Temmuz 2017 günü silahla vurulmuş bir erkek cesedi köprü altında bulundu. Cesedin alınan parmak izi incelemesinde Şerif Orhan’a ait olduğu belirlendi. Ancak cinayetle ilgili hiçbir delile ulaşılamadı. TELEFON DÖKÜMÜ İNCELENİNCE ORTAYA ÇIKTI Şerif’in eşi Gülistan’ın, eşi öldürülmeden 1 ay önce geriye dönük telefon dökümü incelenince eniştesi Süut Uğurlu ile gece 24.00’ten sonra 42 kez saatler süren uzun görüşmeleri tespit edildi. Polis, Gülistan ile eniştesi Süut’un telefonlarını mahkeme kararıyla uzun süreli dinlemeye aldı. Gülistan eşinin ölümüyle ilgili ifade verdiğini, polisin kendisini sıkıştırdığını eniştesine anlatınca cinayet çorap söküğü gibi çözüldü. Enişte-baldız tutuklandı. 2 KEZ TUTUKLANIP TAHLİYE EDİLDİLER Gülistan, telefon dinmelerini kendisine okuyan mahkemeye, bu kez, “Polislerin bilgisi dahilinde bu konuşmaları yaptım. Kendimi de suçlayıcı konuşmaları yapmam için polisler beni yönlendirdi, en başından beri kocamı bu adamın öldürdüğünden şüpheleniyordum” dedi ve tahliye edildi. Bir sonraki duruşmada ise eniştesi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Mahkeme ikili arasındaki yoğun telefon trafiğini nazara alarak ikinci kez tutukladı. Ancak sanık her defasında cinayetle alakası olmadığını iddia etti. Sanık yine beraat edebilme ihtimali ve uzun tutukluluk nedeniyle hazine aleyhine tazminat hakkı doğabileceği gerekçesiyle tekrar tahliye edildi. “BENİ BU ADAMDAN KURTARAN SENSİN” HTS dökümlerinde kadının eniştesine, “Bir ben biliyorum, bir de Allah. Bana acıyıp beni bu adamdan kurtaran da sensin” sözleri üzerine enişte yeniden tutuklandı. Ağır Ceza Mahkemesi sanık Süut Uğurlu’yu baldızıyla yaşadığı gönül ilişkisi nedeniyle eşini öldürüp onunla kaçma planı yaptığı için müebbet hapisle cezalandırdı. Gülistan Orhan ise eşini öldürmeye azmettirdiği için ağırlaştırılmış müebbet, ardından 16 yıl 8 ay hapisle cezalandırdı. YARGITAY ŞİDDET VE HAKARET DAVALARINA DİKKAT ÇEKTİ Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise sanık Gülistan’ın kocasından kurtulmak için gönül ilişkisi yaşadığı eniştesinden yardım aldığını ve cinayet sonrası birlikte kaçma planları yaptığını belirtti. Telefon kayıtlarına göre, Süut’un yakalanması halinde kendisini de azmettirici olarak ele vereceğinden endişe duyduğunu belirten Yargıtay, Süut’un ise kendisini sakinleştirdiği dikkate alındığında cinayeti birlikte planladıklarına vurgu yaptı. Sanık Gülistan, eşi hayattayken başka erkeklerle de görüştüğünü, çıplak fotoğraflarını bu kişilere gönderdiğini, ancak gördüğü şiddete rağmen eşinden kurtulmayı düşünmediği yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceğini, eniştesiyle yaşadığı gönül ilişkisini kullanarak bu cinayeti işlemeye azmettirdiği belirtildi. Cinayet silahını saklayan eniştesi ile görüşmesinde, silahın ele geçeceğinden endişe duyduğu da dikkate alındığında cinayetin asli faili olduğu ifade edildi. YÖRESEL AİLE YAPISI VURGUSU Gülistan’ın ablasının kocasıyla cinayet öncesi ve sonrasında yöresel aile yapısı, bölgenin aile örf ve geleneklerine aykırı şekilde geç vakitlerde saatler süren telefon konuşmaları, Süut’un ise Diyarbakır’da kızının evi olmasına rağmen günlerce Gülistan’ın evinde kalmasıyla ikili arasında gönül ilişkisi olduğu yönünde kuşku bulunmadığı kaydedildi. Sanık Süut’un ise bacanağı Şerif’i baldızıyla yaşadığı gönül ilişkisinden kaynaklı öldürdüğüne dikkat çeken Yargıtay, sanığın cinayet günü ilişki yaşadığı baldızının evine geldiği, bacanağı Şerif’le evden çıktığı ve köprü altında 4 el ateş edip öldürdüğü delillerle sabit olduğu için müebbet hapis kararının usul ve yasaya uygun olduğunu bildirdi. ŞİDDET GÖRDÜ, YARALANDI, HAKARETE UĞRADI TAHRİK VAR Yargıtay, Gülistan’ın kasten eşini öldürmeye azmettirmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması, ancak kocasının öldürülmeden önce iki ayrı mahkemede eşine karşı şiddet, yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından almış olduğu cezalar dikkate alındığında haksız tahrik altında eşini öldürmeye azmettirdiğinin altını çizdi. Yargıtay, cezanın 20 yıla düşürülmesi, yargılama sürecindeki davranışları ve cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri de nazara alındığında hakkında iyi hal indirimiyle cezanın 16 yıl 8 aya indirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden hükmün oy birliğiyle onanmasına karar verdi. CİNAYETİ ÇÖZEN ENİŞTE-BALDIZ KONUŞMASI G.O: Beni karakola götürdüler akşam 8’e kadar oradaydım. Bana kimin yaptığını sen biliyorsun dediler. Kocanla sorunların varmıydı. 20 kişi başıma toplandı, delirdim. Bunlar başımı ağrıtacak öyle görünüyor. S.U: Bilmiyorum deseydin. Kocam sürekli sokaktaydı deseydin. Bana da sordular ‘senin bacanağının arkadaşları kimdir’ diye. Ben de ‘bilmiyorum’ dedim. Sen keyfine bak. Ne dediğini bil kurban olduğum. G.O: Sen emin misin? Onu iyi kaybettirdin mi? (Cinayet silahı) Senden istemezler mi bir daha. S.U: Deli misin kurban olduğum, o elimizin değdiğini bulsalar zaten senin benim parmağımız olduğunu anlarlar. Dikkatli ol. Korkma sakladım. Hani ellediğimiz çekirdek vardı ya. İşte onu bilmiyorlar. Sen dedin ya ‘ben kürtaj’ olayım. Senin değerin çoktur benim yanımda. Çok özledim seni. G.O: Bu şerefsizler (Polisi kast ediyor) gene rahat bırakmıyor beni. Diyorlar ki, kimin yaptığını biliyoruz. Süut vurdu, sen de onun işbirlikçisisin. Ama bir tek ben biliyorum senin yaptığını, bir de Allah biliyor. Bana acıyıp beni bu adamdan kurtaran da sensin. S.U: He valla ben dedim ki beraber oluruz. Korkma sakın. Ben namusuz muyum? Beni tanımamışsın. Sözüm söz. Kamera falan çıkmasa bir şey bulamazlar. Ben Süut’um ha ona göre. Zaten ben tek oradaydım. Ama yine de sıkıntı geliyor bana hiç uyku yok. G.O: Ben de söz veriyorum. Hep yanında olacağım senin. Nereyi istersen oraya gideriz. Ama çok korkuyorum. Diyorum ki, Süut yakalanırsa, ona bir şey olursa ben ne yaparım. Kaynak : https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/kocasini-yasak-iliski-yasadigi-enistesine-oldurten-kadina-tahrik-indirimi-7441761/

Kıyılarda yapılaşmaya Danıştay’dan ret

Kıyı Yönetmeliği’nde 16 Nisan’da yapılan değişiklik kapsamında kıyı kenar çizgisinin değiştirilmesi halleri genişletildi. Meskun olmayan ve henüz tapu iptal davası açılmamış hazine taşınmazlarının bulunduğu kıyı alanlarında, turizm merkezi ilan edilerek ilgili bakanlıklarca kesin tahsis hakkı verilmiş ve turizm işletmesi belgesi almış yapıların bulunduğu alanlarda ‘yeni kıyı kenar çizgisi’ tespit edilmesinin önü açıldı. Böylece turizm işletme belgesi almış yapıların bulunduğu alanlarda kıyı kenar çizgisine itiraz edilmesi halinde, bilimsel ve teknik gerekçelerle hazırlanmış rapor sunulması koşuluyla valilik nezdinde oluşturulmuş kıyı kenar çizgisi tespit komisyonu çizginin değiştirilmesi kararı alabilecekti. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, bu değişikliklerin otellerin bulunduğu kıyılarda, kıyı kenar çizgisinin yeniden tespit edilmesine, dolayısıyla da kıyıları yapılaşmaya açacağı gerekçesiyle, iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. DAVA AÇILMIŞTI Davayı görüşen Danıştay 6.Dairesi, 21 Eylül’de aldığı ve geçen hafta taraflara gönderilen kararında yönetmelik değişikliğinin meskun olmayan ve henüz tapu iptal davası açılmamış hazine taşınmazları ile Turizm Teşvik Kanunu kapsamında turizm işletmesi belgesi almış yapıların bulunduğu kıyı alanlarına özel ‘kıyı kenar çizgisine itiraz’ yolu açtığına dikkat çekildi. Ancak ilgili idarenin bu kuralı ‘objektif kriterler çerçevesinde kamu yararı dikkate alarak’ koyduğuna dair ibareler bulunamadığı belirtildi. Kararda aksine bu kuralın Kıyı Kanunu’na aykırı uygulamaları teşvik edebileceği vurgulanarak özetle şöyle denildi: “Kıyıların korunmasına aykırı uygulamalara yol açabileceği, kıyıların daraltılması sonucunu doğurabileceği, bu durumun ise kıyılardan yararlanmada önceliği kamuya veren Anayasa ve Kanun hükümleriyle bağdaşmayacağı açıktır. Diğer taraftan, dava konusu düzenlemenin uygulanması, kıyıların daraltılması sonucu bu alanlarda yeni yapılaşmaların önünü açmak ve çevre tahribatına neden olmak gibi giderilmesi güç veya imkânsız zararların doğmasına neden olabilecektir. Bu durumda; dava konusu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmadığı, uygulanması hâlinde giderilmesi güç veya imkânsız zararların doğmasına yol açacağı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle yürütmenin durdurulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.” (Aysel Alp / Hürriyet)

Trafikte Elektrikli Scooter Dikkatsizliği

Her geçen gün artan elektrikli scooter kazaları sıkça karşımıza çıkar oldu. Dikkatsizce kullanılan ve kurallara uyulmadığı için ciddi sonuçlar doğurabilecek olan elektrikli scooter kazaları gündemimizi çokça meşgul etmekte. İlk çıktıkları zaman insanların ilgisini çeken bu ulaşım aracı hem zamandan hem de ücretten tasarruf etmemizi sağlamıştı. Çok tercih edilmeye başlayan ulaşım aracı, fırsatı görüp değerlendirebilen girişimciler tarafından farklı bir sürü marka olacak şekilde sokaklarda yerini aldı. Genç, çocuk, yaşlı her kesime hitap eden elektrikli scooterlar her geçen gün daha da riskli hale gelmekteler. Her aracın kullanılırken uyulması gerekilen kuralları olduğu gibi elektrikli scooterların da kullanılırken uyulması gerekilen kuralları var. Bu kuralları kendi kullanıcılarının bilmediği gibi trafikte var olan tüm araçlar ve yayalar iki taraflı ihmaller doğrultusunda tatsız sonuçlara maruz kalmaktadırlar. Yaralanan kullanıcılar/yayalar, hurda olan elektrikli scooterlar ve hasar gören diğer araçlar olmak üzere mağdur olunan birçok durumla karşı karşıyayız. Trafikte arabalar tarafından görülmeyen motosikletler, bisikletlerden sonra listemize elektrikli scooter kullanıcıları da eklenmiş vaziyette. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı verilerde görecek olduğumuz üzere Ocak 2022’de elektrikli scooterları da içeren ölümlü veya yaralanmalı kaza sayısı toplam 265 adetken bu sayılar Eylül ayına geldiğimizde tam 701’e çıkıyor. Bu verilerde %164’lük bir artış söz konusu.   Sonuç olarak trafikte sayısının giderek arttığını gördüğümüz elektrikli scooterlar her geçen gün daha fazla kaza olasılığının olduğu gerçeğini önümüze sermektedir. Bütün araçlarda olduğu gibi bu ulaşım araçları da etrafımızdaki araçların ve yayaların varlığının unutulmadan daha dikkatli şekilde kullanılmalıdırlar.

Kira Anlaşmazlıklarına Arabulucu Atanması

Son zamanlarda artan kira fiyatlarıyla ev sahipleri ve kiracılar arasında çıkan anlaşmazlıklar için artık resmi arabulucular atanacak. Büyük tartışmalara sebep olan kira zamları mahkemeleri uzun sürelerce meşgul etmekte. Bu sebeple yürürlüğe girmesi planlanan bu uygulama herkes açısından daha hızlı sonuçlar elde etmeye olanak sağlamakta. Arabulucular ile çözülemeyen süreçler davaya taşınacak olup sonuçlanacak.  Kiraların, özellikle bazı bölgelerde daha fazla arttırılmak istemesine yönelik hükümetin getirmiş olduğu %25’lik oran da kar etmiyor. Ev sahiplerinin dur durak bilmeksizin kendi hakları olduğunu düşünerek fahiş miktarlarda yapmak istedikleri zamlar kiracıları oldukça zor duruma düşürmekte. Bu durumda tek maaşla geçinen oturacak başka ev bulamayan, haklarını savunmak isteyen, evi boşaltmak istemeyen eski kiracılar çözümü mahkemelerde aramaktadır. Kısa sürede çözülemeyen, kolay anlaşmalara varılamayan bu davalar mahkemeleri uzun süreler meşgul etmekte. Bu durumun farkında olan Meclis alacağı kararlar arasında ev sahibi ve kiracıların anlaşmazlıkları davalarına arabuluculuk hizmetinin zorunlu hale getirileceğini duyurdu. Meclis’in açılması ile beraber ekim ayında gündeme gelecek yeni düzenleme yasalaştığında ev sahibi ve kiracı arasındaki uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucu devreye girecek. Doğrudan mahkemeye gidilmesi halinde davalar reddedilecek. Kira alacakları, kat mülkiyeti uyuşmazlıkları, komşuluk hukuku ihtilafları gibi uyuşmazlıkları arabulucu çözüme kavuşturacak. *[1] [1] CNN TÜRK/ Kiracı ve ev sahibi anlaşmazlıklarında yeni dönem!

AVUKAT İKİ DOKTORUN SALDIRISINA UĞRADI.

Van barosuna kayıtlı Avukat Ahmet Kaçmaz, CMK görevini yaptığı esnada iki doktorun saldırısına uğradı. TBB tarafından yapılan açıklamada; “Şiddete yoğun bir şekilde maruz kalan bir meslek grubundan saldırı gelmesinin ayrıca üzücü ve endişe verici…” olduğu ifade edildi. TBB tarafından yapılan diğer açıklamalarda şu şekildedir. “Van Barosu mensubu meslektaşımız Av. Ahmet Kaçmaz, Van Cumhuriyet Başsavcılığı eliyle yürütülen bir yaralama dosyasında zorunlu müdafi olarak görevlendirildiği 18 yaşından küçük çocuk ile ilgili görevini ifa ederken, 28.08.2022 günü mesleki sorumluluğu gereği ifade işlemlerinin tamamlanabilmesi için çocuğun tedavi sürecini takip etmek istediği esnada saldırıya maruz kalmıştır. Bu defa saldırının ülkemizde yoğun bir şekilde şiddete maruz kalan bir meslek grubundan gelmesi ayrıca üzüntü ve endişe vericidir. Zira, kamu hizmetini yerine getirirken görevleri başında şiddete uğramak gerek hekimler ve sağlık çalışanları gerekse biz avukatlar için sistematik bir sorun halini almıştır. Bizler; şiddet nereden ve kimden gelirse gelsin hep birlikte karşısında yer almak gerektiğine inanıyoruz. Saldırı ile ilgili başlayan hukuksal süreç Van Barosu ile beraber Türkiye Barolar Birliği Avukat Hakları Merkezi tarafından da takip edilmektedir. Tahkikat kapsamında hastane güvenlik kamera kayıtlarının temini talep edilmiş, tanıklara baskı yapılmasına dönük eylemler tutanaklaştırılmış ve meslektaşımızca kaydedilen saldırı görüntüleri soruşturma mercilerine unulmuştur.Türkiye Barolar Birliği olarak, Avukat Hakları Merkezimiz, Barolarımız ve meslektaşlarımız ile birlikte avukata dönük şiddet eylemleri son bulana kadar mücadele edeceğimizin taahhüdü ile meslektaşımıza, Van Baromuza ve camiamıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.” Saygılarımızla.TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

EV SAHİPLERİ İLE KİRACILAR ARASINDA YAŞANAN UYUŞMAZLIKLARDA
ARABULUCULUK SÜRECİ İLE ÇÖZÜM SAYISI GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR.

Özellikle son dönemlerde yaşanan gayrimenkul değerlerindeki artış ve kira bedellerinin de buna bağlı yükselmesi sebebiyle kira sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar her geçen gün artmaktadır. Bu uyuşmazlığın gün geçtikçe daha fazla artış göstermesinden dolayı da arabulucuların bu konuda çalışma göstermesi durumu her geçen gün artmaktadır. Arabulucuların kapısını bu uyuşmazlık sebebiyle çalan taraflar ise, arabuluculuğun imkanları ile tanışması ile hemsorunlarına arabulucuların yönlendirmesi ile bizzat kendileri çözüm yaratıp, hem de ulaşabilecekleri amaca en kısa zamanda ulaşma imkanına sahip olmaktadırlar. Yapılan araştırmalara göre iş bu uyuşmazlık sebebine ilişkin olarak bugüne kadar 3 milyondan fazla dosyanın çözüme kavuşmuş olduğu belirlenmiştir. Ayrıca bu uyuşmazlık sebebine dayalı olarak yapılmış arabuluculuk süreci neticesinde anlaşma ile sonuçlanma oranının ise %63 olduğu tespitinde bulunulmuştur. Arabuluculuk ta, sağlanan bu başarının bir artısı ise; adli merciler üzerindeki yükün de bu kapsamda azaltılmış olması.

GÖRME ENGELLİ AVUKATLARLA İLGİLİ YENİ GELİŞME

GÖRME ENGELLİ AVUKATA YAPILACAK NOTER İŞLEMİNDE 2 TANIK GETİRME ŞARTITANINMASI İŞLEMİ HUKUKA AYKIRI BULUNDU. Avukat Müjgan Bilgen ÖZGEN; vekalet vermek için 2019’da gittiği noterde işleminin, Türkiye Noterler Birliğinin 21 Mart 2014 tarihli genelgesinde bulunan ve hala yürürlükte olan “görme engellilerin noter işlemleri sırasında iki tanık bulundurma zorunluluğu” nedeniyle yapılmadığını aktararak, uygulamayı onur kırıcı bulup, konuyu Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na taşıdığını dile getirdi. Yapılan başvuru, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından 2022/487 Esas -19.07.2022 kararı kapsamında Başvurucunun talebinin kabulü ile sonuçlanmıştır. Gerekçe gösterilen düzenlemenin “ayrımcılık yasağının ihlali” sayan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun örnek bir karar aldığını vurgulayan Özen, “Bu karar engelliler için çok önemli olacak. Sadece noter işlemleriyle ilgili değil. Engelli bireylerin ayrımcılığa uğradığını kanıtlamak çok zor. Bu somut bir karar ve emsal niteliğinde. Bu emsal olacak. Aynı ayrımcılığı yaşayan tüm görme engelliler, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna başvurduğunda her seferinde 40 bin lira gibi ceza çıkacak.” şeklinde önemli bir açıklamada da ayrıca bulunmuştur. Avukat Özen, ilgili genelgenin iptali içim Danıştaya da başvurmuştur. Avukat Özen, ayrıca “Bu davada da TİHEK’in kararı çok önemli bir delil niteliği taşıyor.” ifadelerini kullandı. Kararda muhataplar olan Türkiye Noterler Birliği ile ilgili noter hakkında 40 biner lira idari para cezasına hükmedilmiş ve şu ifadelere yer verilmişti: AA haber’ e verilen röportaj bilgisine göre; “Önemli olan husus, engelli bireylerin ‘birer merhamet nesnesi’ değil kendi yaşamları üzerinde karar sahibi hak özneleri olduklarının anlaşılması gerektiğidir. Görme engellilerin Braille alfabesi dışında okuma imkanına sahip olmayan kişiler olarak değerlendirilmeleri, aynı zamanda kalıp yargı içermektedir. Noterlerde gerçekleştirecekleri düzenleme şeklindeki işlemlerde iki tanık huzurunda işlem yapılmasının zorunlu tutulması uygulamasının, görme engellilere yönelik farklı muamelenin nedeni olduğu açıktır. Uygulamanın, okuma yazma bilen, imza atabilen görme engellilere yönelik farklı muamelenin makul ve meşru bir nedene dayanmadığı, farklı muameleye tabi tutulan görmeengelli bireye aşırı ve olağanın ötesinde bir külfet yüklediğinden eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.” şeklinde önemli açıklamaları da ayrıca olmuştur.